XV. VE XVI. YÜZYIL OSMANLI KRONİKLERİNDE DEŞT-İ KIPÇAK
DOI:
https://doi.org/10.17740/eas.soc.2023.V50.02Anahtar Kelimeler:
Deşt-i Kıpçak- Kefe- Kırım- Anonim Tevârih-i Âl-i Osman- Şükri BitlîsiÖzet
Deşt-i Kıpçak, doğuda İrtiş Nehri’nden batıda Karpat Dağlarına kadar uzanan, kuzeyde Rus knezlikleri ve güneyde Karadeniz ile Hazar Denizi’ne sınır olan oldukça geniş bir coğrafyayı temsil eder. XI. yüzyıldan itibaren Kıpçakların yaşam alanını belirtmek için kullanılan bu ifade, XIII. ve XV. yüzyıllar arasında Altın Orda Devleti’nin hâkim olduğu toprakları belirtir. XV. yüzyıldan itibaren ise Osmanlı Devleti’nin uzun yıllar siyasi ilişki içinde olduğu Kırım Hanlığı’nın egemenlik sahasını ifade eder. Deşt-i Kıpçak; sahip olduğu madenler, tarım ürünleri, av hayvanları ve ticaret yolları sayesinde hem Asya’ya hem de Avrupa’ya uzun yıllar hizmet etmiştir. Sayısız güzellikler, coşkun akarsular, rengârenk bitkiler ve çeşit çeşit hayvanların barındığı bu topraklar yıllar boyunca farklı milletlere ev sahipliği yapsa da asıl Tatarlar ile bütünleşmiştir. Akkirman, Kefe ve Kırım siyasi ve ticari açıdan her zaman gözde şehirlerdir. XV. ve XVI. Yüzyıl Osmanlı tarih yazıcıları da Karadeniz’in kuzeyinden bahsederken Deşt-i Kıpçak ifadesini sık sık kullanır. Fakat müellifler Deşt-i Kıpçak’ın sınırlarını tam olarak belirtmez. Bu yüzden kroniklerde Deşt-i Kıpçak, bazen Türkistan bazen Karadeniz’in kuzeyidir. Çalışmamızın amacı, erken dönem Osmanlı müelliflerinin Deşt-i Kıpçak’ı nasıl anlattığını tespit etmektir.