II. Dünya Savaşı- ABD Askeri Yardımı- Sovyet Emperyalizmi- Truman Doktrini- 12 Temmuz 1947 Türkiye’ye Yardım Anlaşması- General Oliver Raporu- Kıbrıs Sorunu
Özet
II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da ve dünyada büyük değişiklikler oldu. İki kutuplu yeni bir dünya düzeni ortaya çıktı. Savaştan galip çıkan devletler safında olan ve yayılmacı emellerinden vazgeçmeyen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( SSCB), 17 Aralık 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması’nın savaş esnasında meydana gelen değişikliklere ve günün şartlarına uymadığını ileri sürerek, 7 Haziran 1945 tarihinde Kars ve Ardahan vilayetlerinin kendisine verilmesini ayrıca Sovyet kuvvetlerine Boğazlarda üs verilmesini istedi. 1945 ve 1946 yılları Türk-SSCB arasında gerginlik ve nota teatisi ile geçti. SSCB’nin 8 Ağustos 1946 tarihli Boğazlar hakkındaki ikinci notasını Türkiye 22 Ağustos 1946 tarihinde, 25 Eylül 1946 tarihindeki Rus notasını yine ABD ve İngiltere’yi bilgilendirerek 18 Ekim 1946 tarihinde reddetti. Oldukça uzun olan, aynı zamanda nazik ve saygılı bir üslupla kaleme alınan Türk notasında Sovyetler Birliğince ileri sürülen sebepler teker teker incelenerek çürütülmüştü. Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliğinin Türkiye’den toprak talebinde bulunması ve Boğazları kontrol etmek istemesi, Türkiye’yi Sovyet emperyalizmine karşı güvenliğini sağlama endişesi yaratmıştı. Türkiye, II. Dünya Savaşı‘nın bitiminde olağan duruma dönmek, savaş içinde genişleyen ve kalabalıklaşan ordunun bir bölümünü terhis etmek, milli ekonomisini geliştirmek isteğindeydi. Ancak Rusya ile olan gerginlik buna izin vermedi. SSCB’nin sıcak denizlere inme niyetini açıkça göstermesi üzerine, Türkiye’nin de yer aldığı Ortadoğu bölgesindeki gelişmeleri değerlendiren ABD, kendi milli menfaatleri gereği de İngiltere’nin bölgede bıraktığı boşluğu doldurmaya karar verdi. 3 mart 1947 tarihinde Truman Doktrini açıklandı. Başkan Truman Amerikan Kongresine 12 Mart 1947 günü gönderdiği mesajında, Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon dolarlık askeri yardım yapılması için kendisine yetki verilmesini istedi. ABD tarafından Türkiye’ye yapılacak yardımın şekli için Türk hükümeti ile Birleşik Devletler Hükümeti arasında 12 Temmuz 1947 tarihinde Ankara’da ‘’ Türkiye’ye Yapılacak yardım hakkında Anlaşma ‘’ yapıldı. Türkiye’ye askeri yardım konusu ile ilgili gelen ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ayrıntılı analiz edildiği gizli gizlilik dereceli rapor General Oliver başkanlığındaki araştırma gurubu tarafından hazırlandı ve bu rapor çerçevesinde yardımlar başladı. Bu raporda , Türk Askerinin ölümü göze alarak vatanını her şartta koruma azim ve iradesine sahip ve iyi eğitimli ve çok disiplinli olmasına rağmen; eski model silah, araç ve vasıtalarla, hayvanlı birliklere sahip olması, hareket kabiliyetinin çok az oluşu, bilhassa yetersiz deniz ve hava gücü nedenleriyle, olası bir Sovyet Taarruzuna uzun müddet dayanma imkânın olmadığı belirtiliyordu. Türkiye, II. Dünya savaşına katılan ordularla karşılaştırıldığında silah ve teknoloji bakımından geriydi. Doğal olarak savaş esnasında diğer ülkeler teknolojinin bütün imkanlarını harp silah ve vasıtalarını geliştirmek için kullanmışlar, yeni buluşlar da yapmışlardı. Modern ordulara göre Türk Ordusu büyük ölçüde eski model silahlara sahip piyade ve süvari gücüne dayanıyordu. ABD askeri yardımının başlaması ile ABD’ye çeşitli kurs ve eğitime giden subay, astsubay ve sivil askeri personelin bilgi, tecrübe ve askeri kültürleri artmıştır. Personel, modern silah sistemleri ile tanışmış ve gelişmiş orduların eğitim ve öğretim standartlarını görmüşlerdir. Bu olumlu taraflarına rağmen, askeri yardım anlaşması çerçevesinde Türkiye’ye verilen malzemenin büyük bir bölümü II. Dünya Savaşı’nda kullanılmış eski silah ve malzemelerdi. Verilen silah, araç, gereç ve malzemelerin bakım ve onarım masrafları ve yalnız bu ülkeden sağlanabilmesi yerli savunma sanayinin gelişmesini de önledi ve tek ülkeye bağımlı hale getirdi. Bu husus Türkiye’nin dış ekonomik ve dolayısıyla siyasal bağımlılığını artıran bir etken oldu. Yapılan ikili anlaşmaların bilhassa 1947 anlaşmasının ABD lehine 4ncü maddesinin bağlayıcılığı , ileriki yıllarda Türkiye’nin Kıbrıs sorununa müdahalesinde karşısına çıktı. Milli menfaatler çerçevesinde hareket etmek isteyen Türk Hükümetlerinin siyasi ve askeri kararlarını olumsuz etkiledi. ABD ve bazı müttefik ülkelerce zaman zaman çıkarılan engeller sebebiyle savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında diğer ülkelere bağımlı halde olmanın mahzurlarını gidermek için Türkiye’de modern bir savunma sanayiinin kurulmasına ihtiyaç doğdu. Son yıllarda gösterilen gayret ve çabalarla milli savunma sanayinde dışa bağımlılığı azaltacak çalışmalar yapılarak yerli silah sistemlerinin de üretimine başlanıldı.