Yargı Kararlarında Mülkiyet Hakkı

Yazarlar

  • Emel TERECE İstanbul Aydın Üniversitesi

DOI:

https://doi.org/10.17740/eas.soc.2022.V41-03

Anahtar Kelimeler:

mülkiyet- Mülkiyet Hakkı- Anayasa Mahkemesi- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Özet

1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin ikinci maddesinde “insanın doğal ve zaman aşımına uğramayan hakları” tabiri ile kendisine yer bulan, mülkiyet hakkı, sözlük anlamı açısından, belli bir nesne, taşınmaz ya da taşınır mal üzerinde sahibine tasarruf etme, yararlanma ve kullanma yetkileri veren bir haktır. Mülkiyet hakkı, tarihte üstünde oldukça fazla tartışmaların meydana geldiği konular arasındadır. Çünkü tarih boyunca mülkiyet kavramı ve mülkiyet hakkının kapsamı ve niteliğine yönelik düşünceler, dönemlere, toplumlara, kişilere, ideolojik ve felsefi bakış açılarına ve devlet sistemlerine göre farklılıklar göstermiştir. Türkiye’de de1961 ve 1982 Anayasalarına göre mülkiyet hakkı temel bir hak olarak düzenlenmiştir. Ne var ki söz konusu anayasalar mülkiyet hakkının hukuki muhtevası, konusu ve niteliği yönünde herhangi bir hükme sahip değildir. Anayasa Mahkemesi mülkiyet hakkını ayni ve temel bir hak şeklinde vasıflandırırken mülkiyet hakkının maddi ve gayri maddi mallar üzerinde tasarruf, yararlanma ve kullanma yetkileri verdiğini kabul etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1 No’lu Protokolün 1. Maddesinde mülkiyet hakkı düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre, hakkın garantisi, bu hakkın hangi durumlarda kısıtlanabileceği, bir diğer ifadeyle hangi hallerde bu hakkın ihlalinin mazur görülebileceği öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi de son dönemde verdiği bireysel başvuru kararlarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının etkisi altında kalmıştır. Araştırma kapsamında aktarmaya çalışılan istatistikler, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin mülkiyet hakkı ihlalleriyle ilgili kararlarında ne yazık ki üst sıralarda yer aldığını göstermektedir. İç hukuk ve İnsan hakları hukukunda yer alan insan hakları davaları söz konusu olduğu zaman, bilhassa bireysel başvuru yollarının kullanılmasında Anayasa Mahkemesi ve kamu kurumlarına kayda değer sorumluluklar düşmektedir. Bu noktada insan hakları ve temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi tarafından tatmin edici bir yargılama yapılması paralelinde bütün yargı mercilerine kılavuzluk edecek bir içtihat tesis edilmesi çok önem taşımaktadır. Bu aşamada temel hak ve özgürlükler ve kamu otoritelerinin ve adaletin doğru yönetimi konusunda farkındalığın artırılması, temel hak ve özgürlüklerin korunması bağlamında karnenin kalıcı olarak revize edilmesinin önemli bir yoludur.

İndir

Yayınlanmış

2022-03-15

Sayı

Bölüm

Hukuk